ALS hastalığına farkındalık yaratmak için üzerime düşeni yaptım.. Önce bağışımı gerçekleştirdim, ardından da buzlu suyla ıslandım. Umarım bu küçük destek, ALS hastalarına umut olur. Onlardan desteğinizi esirgemeyin. Az ya da çok demeyin. Ne kadar yapabiliyorsanız o kadar bağışlayın. Ve her zaman sosyal sorumluluk projelerinde yer alın, yardıma ihtiyacı olanları unutmayın, hep destek verin...
Galatasaraylı olmak ayrılacılıktır... Kazandığı başarılarla, iyi günde kötü günde kenetlenmesiyle... Galatasaraylı olmak başkadır... Herkesin imrenerek baktığı takım olgusuna sahip olmaktır... Sadece Galatasaraylıların hissedebileceği duygulardır...
- 4 sene üstüste şampiyon olabilmektir... - Metin Oktay ruhuyla nesilden nesile aktarabilmektir... - Dünya yıldızlarının Türkiye'deki ilk tercihi olacağını bilmektir... - Arsenal'i devirip ülkeye Avrupa'dan ilk kupayı getirebilmektir... - Devleri dize getirmektir... - Süper Kupa'yı kazanabilmektir... - Yıllarca Türk bayrağını en iyi temsil eden takım olmaktır... - Türkiye Kupası'nı açık ara en fazla kazanan takım olmanın rahatlığını hissetmektir... - Avrupa'ya en fazla yerli oyuncu gönderip, yıldız yetiştirmenin gururunu yaşamaktır... - Dünyanın en iyi koreografilerini yapabilmektir... - Yapacağım deyip; yapmaktır... - Tam bir Şampiyonlar Ligi takımı olmaktır... - Türkiye'de en fazla taraftara sahip olduğunu bilmektir... - Özgüvendir... - Bütün dünyanın cehennem dediği bir atmosfere sahip olmaktır... - Hırstır... - Asla peşini bırakmamaktır... - Sonuna kadar mücadele etmektir... - Hiçbir takımdan korkmadığını gösterebilmektir... - Ezeli rakibinin sahasında şampiyonluk kupasını kaldırabilmektir... - Güzel günleri unutmamaktır... - Yapabileceğine inanmaktır... - Mucizeleri gerçekleştirmektir... - Rakip tanımamaktır... - Başı dik yürümektir... - Alemin kralı olduğunu göstermektir... - Dünya birincisi olmanın nasıl bir duygu olduğunu tatmaktır... - Alnımızın akıyla yürümektir... - Babamızın bize verdiği en güzel hediye olduğunu bilmektir... - Yensen de yenilsek de her defasında ''İyi ki Galatasaraylıyım'' diyebilmektir...
Galatasaray'la Atletico Madrid, Soma'daki maden faciasının yaralarını sarmak için buluştu İzmir'de... Atatürk Stadı tarihi günlerinden birini yaşıyordu... Bir hazırlık maçıydı ama hepsinden önce, hayırlı bir iş vardı ortada... Sarı kırmızılı takımın evladı Arda, kulübünü aldığı gibi, bu maça geldi... Son İspanya Şampiyonu, ince hareketiyle gönüllerde taht kurdu... Başta Somalı çocuklar olmak üzere acılı aileler, 90 dakikalığına da olsa acılarını bir kenara bıraktı, iki büyük kulübün kendileri için verdikleri mücadelenin keyfini yaşadı...
35 derece sıcakta, Galatasaray ve Atletico Madridli futbolcular, mücadeleye başladı... 90 dakika bittiğinde sahada birbirine üstünlük sağlayan yoktu ama kazanan Soma oldu, Türkiye oldu... Atletico Madrid, yardım maçı da olsa İzmir'den eli boş dönüyordu, tıpkı 47 yıl önce olduğu gibi... Madrid temsilcisi, yıllar yıllar önce İzmir'e tur için gelmişti. 1967 Kasım'ındaki kupa maçı için... Daha sonra UEFA Kupası'na dönüşecek Avrupa Fuar Şehirleri Kupası'nın 10'cusunda Göztepe ile karşı karşıya geldi İspanyollar... İlk maçı 2-0 kazanmıştı Atletico Madrid... Rahattı, avantajlıydı...
Ama Sarı-kırmızılı ekip inancını kaybetmedi... Alsancak Stadı'ndaki maça hızlı başlayan Göz Göz, 30 dakikada 2-0 öne geçti. Madrid kaptanı Collar'ın oyun dışında kalması İspanyolları tedirgin etmişti. Üstelik, golcüleri Ufarte de atılınca Atletico sahada 9 kişi kalmıştı. İş kuraya gidecek diye düşünülürken, son saniyelerde Halil'in golü geldi... Atletico Madridlilerin "maç bitti" itirazları sonucu değiştirmedi ve İspanyollar ülkelerine eli boş döndü..
Aynı Atletico, 47 yıl önce Avrupa'ya veda ettiği İzmir'e bir kez daha geldi... Bu kez ortada bir kupa yoktu, tek amaç yardımdı... Bu da başarıldı...