21 Mart 2013 Perşembe

Dedem...

Şöyle bir söz vardır... 

Evlat sermaye ise torun kârdır...

Şu an çok önemli bir sermayem var, kızım. Ama ileride kâr'a da geçecem.. Dede olacağım.

Ben de birinin sermayesiydim... Dedemin... Bu hayattaki son büyüğümdü... Göçüp gitti dün... Ben dedemden ayrıldım, o ise kâr'ından...

En son dün gördüm, musalla taşında...

Hep şöyle derdi bana.. Yahu Deniz geç şöyle Ali Kırca'nın arkasından da seni göreyim... Arkasından geçmedim ama çıktım ekrana. Gördü beni, yıllarca en sadık dinleyicimdi... Benim çalıştığım kanaldan başka bir kanalda haber dinlemezdi...

Atv'deyken o da sadece Atv'ye seyrederdi, Show'a geçtim, benimle birlikte o da transfer oldu Show'a...

Hasta ya da izinli olduğumda sesimi duymadığında mutlaka sordururdu bu çocuk niye yok diye. Öğrenir nedenini, rahathlardı...

Öğrencilik zamanımda evini, masasını açtı bana...

Baba yanında ayak ayak üstüne atardım ama onun yanında asla... Yaşına rağmen her gün traş olurdu, saçını tarardı. Biraz sakal uzatayım şakayla karışık kızardı, sitem ederdi. Genç adamsın bu sakal ne, derdi..

Sivas'ta başlayan, İstanbul'da sona eren bir hayattı onunki...

Ve göçüp gitti... Son büyüğüm de yok artık...

Köyde, eşinin yanında huzurla uyuyor artık...

Ve artık, ne çay isteyecek ne de yemek... Hatırlanmak isteyecek...

Merak etme dede, sonsuza dek de hatırlayacağım seni, asla unutmayacağım. Tıpkı anneannem, babaannem ve diğer dedem gibi...

Nur içinde yatın hepiniz...




18 Mart 2013 Pazartesi

Sayın Öcalan, Terörist Başbuğ...

Hemen hemen her gün, günde bir kaç kere söylendiği için şu sözü duymadım diyemezsiniz...

Nerden, nereye...

Başbakan'ın her konuşmasında zikrettiği büyülü söz... İcraatlarını anlatırken de, geçmişe söverken de hep bu iki kelimeyi kullanır.

Artık aşina olduk, duymayınca kendimizi eksik hissediyoruz... Niye mi bunu dile getirdim. Yazının sonunda...

Neyse, bu arada, Ergenekon davasında da savcı mütalaasını verdi. Kim var kim yok müebbete bağladı. Darbeye teşebbüs müebbetlik hapis suçu oldu.

Paşası, gazetecisi, milletvekili, doktoru kim varsa yıkıcı güç olarak ilan edildi. Paşa, vekile, vekil, gazeteciye, gazeteci, doktora sonra hepsi birbirine...

Bunlar biraraya geldi ve hükümeti yıkmaya teşebbüs etti ama o kadar kalabalıklar ki, bir türlü başaramadılar. Ama cezaları kesindi. ölene dek yatacaklardı içerde.

Herkes çıktı, tam da 18 Mart Çanakkale zaferi yıldönümünde açıkladılar mütalaayı dediler. Yanılıyorsunuz tam da BDP'lilerin İmralı ziyareti günü açıklandı...

Yani, Öcalan'ın devletle muhatap olduğu, öldürdüğü binlerce kişinin kanının üstüne basarak meydan okduğu gün.

Onunla her cephede savaşan, silah arkadaşlarını şehit verenler, terörist olarak ilan edilirken, Öcalan, 21 Mart'ta tarihi açıklama yapacağını iletiyordu adamlarıyla. Meclis'e bile mesaj gönderiyor, siz de katılın diyordu.

Uzun lafın kısası... Başa dönersek...

Nerden, nereye...

Bebek katilinden Sayın Öcalan'a...

Şerefli paşalardan, terörist Başbuğ'a...

Yani, Sayın Öcalan, terörist Başbuğ...

Çanakkale...


Büyük zaferin 98'inci yılı...
Düşmana burayı geçemezsiniz denilen Çanakkale Savaşı'nın yıldönümü..

Bilindik kutlamalar yapılacak. Devleti yönetenler, stadda konuşacak, şöyle büyük tarih yazdık, şehitler şöyle kahramanlıklar yaptı diyecek..

Sonra çelenk konulacak şehitliklere.. Dualar edilecek.. Televizyon kanalları da bunları verecek, geçecek..

Gel de üzülme... Eskiden daha bir değerliydi sanki. Özel programlar yapılırdı ama öyle çene çalınan değil... Emek verilen, günlerce uğraşılan yayınlar...

Onlardan birini yapmıştık Atv'de... 3 gün sürmüştü provası. 18 Mart akşamı Anzak Koyu'na dalmıştık. Şehitlerin hatıraları için yapılmıştı dalış. Plaket bırakıldı. Rahmetli Haluk Cecan ve ekibiyle.

Özeldi yayın... Ağladık sonra. Şehitleri hatırladık, hatırlattık milyonlara...

Ve yıllar geçti, bitti o yayınlar. Para bahane edildi hep. Vazgeçildi özel yayınlardan... Ama bitmemeli...

Şimdi tam zamanı.. 100'üncü yıla kaldı 2...

Bu büyük zaferi dünyaya bir kez daha gösterme zamanı. Devlet atmalı bu adımı. Çanakkale zaferini anlatmalı... Görsel bir şölenle ama..

Dünyanın bu alanda en büyük yönetmeni kimse o çağrılmalı. Anzak çıkarması canlandırılmalı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gemileri Anzak Koyu'na gelmeli, Tabyalar yeniden yaratılmalı. Savaş canlandırılmalı ama canlı yayında..

Tüm dünyaya gösterilmeli, gurur tablosu. Bu toprakların evlatlarının nasıl vatanı için mücadele ettiği anlatılmalı bir kez daha..

Tam zamanı şimdi.. Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan, Muhalefet ve daha kim varsa el atmalı bu konuya, gayret göstermeli.

Çanakkale'nin 100'üncü yılına bu yakışır...


2 Mart 2013 Cumartesi

Yakın tarihe yolculuk...



34. yılında İran islam Devrimi... İmam Humeyni'nin sürgünlerle geçen yaşamı... İran'ın askeri gücünün sergilendiği Mukaddes Savunma Müzesi... Tahran'ın gözbebeği Milad Kulesi... Tarih kokan kent İsfahan...

Muhabir, İran'a gitti, çok özel bir program hazırladı..

İran Devrimi ve sonrasında yaşananlar, ülkenin 3 büyük kentindeki izleri...Tüm detaylarıyla ekrana geldi..

Deniz Gülen'in anlatımıyla işte o program...