31 Ağustos 2012 Cuma

Nedir derdiniz?

Milli Eğitim Bakanı nerden estiyse, 5,5 yaşındaki çocukları illa okula başlatacağım diyor...

Nedir derdiniz? Çocukları niye bu yaşta okula başlatıyorsunuz diye sorunca da, merak etmeyin, fizik, kimya, matematik öğretmeyeceğiz... Oyunlar oynayacaklar, sek sek yapacaklar, saymayı öğrenecekler.

Allah müstehakınızı versin demek geliyor içimden... Yahu tüm bunları öğreteceksiniz de, o zaman niye çocukları beton binalara hapsediyorsunuz..

Sek sek oynayacaklarsa, bunu 3-4 katlı binalarda koca koca çocukların arasında niye yapsınlar?

1'den 10'a kadar saymayı öğreneceklermiş... Ey ahali 3,5 yaşındaki kızım 20'ye kadar sayıyor, İngilizcesini de hatta...

Bunu öğretmek için prefabrik binalara gitmelerine nasıl razı oluyorsunuz?

Bu arada depremden sonra üniversitem zarar görünce bir süre prefabrik binalarda eiğitim görmüştüm. Kışın çok soğuk oluyordu, yağmurda su damlıyordu, bunu da hatırlatayım...

Güneyde hava sıcak, ya doğuda napacaksınız... Küçücük çocukları soğukla da imtihan edeceksiniz?

Milli Eğitim Bakanı sayın Dinçer, derdiniz de? 4+4+4'ü bir şekilde geçirdiniz bize. Bari çocuklarımıza ikinci bir şoku yaşatmasaydınız...

Şimdi aileler rapor peşinde... Eee sonuçta ne olacak, bugünün küçükleri yarının büyükleri olacak... Bu yıl gitmeyen önümüzdeki yıl gittiğinde sek sek mi oynayacak? 10'a kadar mı sayacak?

Bunun akıl mantıkla izahı yok...

Çok istiyorsanız çocukları okutmak, o zaman yapın güzel güzel bahçeli, parklı tek katlı okullar, orda okusunlar dilediklerince...

Ama sizin amacınız okutmak değil, okutmak soğutmak sanki...



''İnkılap'' tarih oluyor...

Atatürk ilkeleri ve inkılap tarihi... Kaldırılıyormuş. YÖK Başkanı üniversitelerden kazıyacakmış bu dersi...

Buyur yap... Kazı, üstüne kezzap dök... Beton at. Yetmez bence hafızaları da sil...Atatürk'ü sil hayatımızdan...

Şimdi birileri çıkacak bunlar bağnaz, gerici düşünceleri diyecek.. Gerçekten mi? Atatürk gibi geleceği gören biriyle ilgili bir durum hasım gericilik, bağnazlık, boş iy olabilir ki?

Ülkenin değerleri vardır. Bu kadar aleni küfretmek olmaz... Kendini ilerici, ikinci cumhuriyetçi, solcu, devrimci vs vs görenler buna destek oluyor ya en çok koyan bu.

Bu kadar mı nefret edilir birinden. Bu kindir tek kelimeyle. Okullardan silince rahatlayacak mısınız? Çelenk koymayı yasaklayınca sevgiyi mi azaltacaksınız...

Bazı değerler kalsa bir zararı mı olur? Atatürk ilkeleri artık size hitap etmiyor sanırım... Amerika'nın ilkeleri daha uygun galiba. Avrupa'nın dayatmaları daha tatmin edici anlaşılan.

Kaldırın Atatürk ilkelerini... Yerine Padişah'ım çok yaşa koyun... Erdoğan ilkeleri dersi de çok uygundur.

Bir zamanlar YÖK savar olan hükümetin de, bir anda YÖK sever olması manidar.

Bu arada bir de not iletmekte yarar var... Şu anki YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya İTÜ'de "Modernleşen Türkiye'nin Tarihi" dersinde hocaydı, bugünlerde İnkılap derslerini kaldırıyormaya meyletmesi enterasan...

Eee normal.. Atalarımız ne der. Köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyeceksin... Yapılan bu. Köprü geçildi büyük oranda, kılık değiştirme zamanı.

Bu arada bence böyle küçük işlerle uğraşmayın... Atatürk'ü komple silin hayatımızdan... Yol basit.. Anıtkabir'i kaldırın... Böylece size yaslayanların da derdine çare olursunuz..

19 Ağustos 2012 Pazar

Bayram...

80'lerin çocuğuyuz biz... Kin ve nefretin yüreğimize yerleşmediği dönemin... En azından bizim mahallede öyleydi.. Tek kanallı dönemle başlayan, ilk özel kanal star 1'in yayına başlamasıyla sevinç çığlıkları attığımız çocukluğumuz... Karıncalıydı ama olsun. Yepyeni bir kanal izliyorduk televizyonda.

Sokak hayatımızdı, sabah çıkar, tuvalet için bile dönmezdik. Ancak karnımız acıktığında gelirdik eve...

Misket, saklambaç, futboldu hayatımız... Her yer boştu... Yüksek binalar yoktu. Her yer bizimdi, tek hakimiydik mahallenin...

Mahalle arkadaşlığı vardı, kan kardeşliği de... Hiç korkmadan akıtırdık kanımızı... Yürekliydik...

Sağ - sol neydi bilmezdik... Alevi-sünni ayrımı yoktu aramızda... Kimse işaretmelezdi bizim evi alevi olduğumuz için... Yazları bütün mahallenin çocukları hemen az ilerdeki camide kuran kursuna giderdik...

Sonra çıkar hava kararana kadar oynardık, Başka mahallenin sınırlarına tek başımıza girmezdik. Mahalle maçları yapardık. 3 korner 1 penaltıydı... Taşlardı kale direklerimiz...

Ayşe teyze vardı, yan komşumuzdu... Sünniydi, alevi olduğumuzu bilirdi. Torunlarından hiç ayırmazdı bizi... Onlara verdiğinde bize de hazırlardı ekmek arası peynir...

Bayramlarda 10 lira harçlığımız ve tertemiz mendilimiz hazırdı. Kimseyi boş geçmezdi. Bakmazdı ne olduğumuza. Hiç lafını bile etmezdi... Allah nur içinde yatırsın, mekanı cennet olsun...

Biz de ayırmadık kimseyi... Asla duymadık ailemizden o sünnidir, sen alevisin. Sakın onla konuşma denmedi bize... Kardeştik biz, mahalle kardeşi.

Yıllar yıllar geçti, çok şey değişti, Türkiye ilerledi, teknoloji aldı başını gitti, yüzlerce kanal açıldı... Ama yüreğimiz hep geriledi çünkü Ayşe teyzeler gibileri göçüp gitti bu ülkeden.. Yürekler köreldi..


6 Ağustos 2012 Pazartesi

Ağlatmayın anaları...

Yine teröristler birliğe saldırmıştı. Şehitler ve yaralılar vardı... Haber merkezinde bilgileri toplamaya başlamıştık. Telefonlar hiç susmuyordu...

Birini kaldırdım. Ahizenin diğer ucunda ağlamaklı bir kadın vardı. Zor konuşuyordu... Evladım teröristler saldırmış, benim evladım da orada görevli, size gelmiştir bilgi acaba adı var mı şehitler arasında.

Gel de cevap ver. Acıydı bir şeyler söylemek. Yoktu ama oğlunun adı. Kadın ağlıyordu hala, bu kez sevinçten belki de. Oğlu yaşıyordu. Ama başka ananın oğlu yitip gitmişti...

Ağlayarak teşekkür etti. Kapattı telefonu. O an o evde tarifsiz bir mutluluk vardı... Evladı yaşıyordu. Ama ya biz... Bir aileyi mutlu etti söylediğimiz ama başka bir ailenin ocağına ateş düştü.

Kolay deği, yıllarca yetiştirdiğiniz bir evladı kaybetmek...

Düşünün bir...

Bebekken gazı nedeniyle geceler boyu yatmadığında sabahlarsın.

Yürümeye başladığında aman düşmesin diye peşinden koşarsın...

Biraz daha kendine geldiğinde, parkta düştüğünde, ayağı kanadığında içiniz cız eder..

Ya evladını şehit veren anne, baba. Onların yürekleri kavrulur. Bizler unuturuz bir kaç gün sonra ama o, ölene dek yüreğinde yaşatır acıyı... Geçmiş aklına gelir. Oğluyla yaşadıkları, kızması, belki de tokat atması...

Kızar kendine... Keşke bir fiske bile vurmasaydım der. Üzülür. Elden bir şey gelmez ama.

Ağlatmayın anaları artık...

Bırakın gücü, iktidarı... Ağlatmayın anaları...

4 Ağustos 2012 Cumartesi

Bizden adam olmaz...

Ergenekon, Balyoz, Alevi-Sünni çatışması, türban, ordu yönetime el koy, şeriat geliyor, Laz, Çerkez, Kürt, Ermeni, ya sev ya terket, camiler kışlamış, minareler süngümüz, Kemalist, Atatürkçü, laik ve daha neler neler...

Türkiye yıllardır bunlarla uğraşıyor, hatta uğraşmaya da devam ediyor... Bitti mi hayır...

Raylar aynı tren hızlı kaza yapıyor, 40 kişi ölüyor, suçlu makinist.
Uçak düşüyor, suçlu pilot,
Alevilere saldırı yapılıyor, suçlu davulcu,
PKK vuruyor, suçlu Kürtler,
Radyolara frekans ihalesi yapılacak, RTÜK üyelerine yalakalık yapılıyor, suçlu yönetici,
Futbola milyar dolarlar harcanıyor, çalışanlara 50 liralık zam çok görülüyor, suçlu personel.

Yani bu ülkede ne sorun varsa, bizlerin omzunda... Uğraşılan şey sadece polemik. Koltuğa oturan da ne onur kalıyo ne haysiyet ne insanlık ne vicdan.

Aman ben giderim başkası gelir, kaymağı o yer diye korkuyor çekip gitmeye... Tüm bunlara direnmeye.

Yıllar geçti kişiler değişti, konular değişti, polemik hep var. Yıllar önce şeriattı sorun, sonra laiklik oldu, ordu kötüydü, şimdi gazeteciler, yazarlar kötü.

Kardeşiz diye ahkam kesenler, bilsinler ki, insanları bölenden kardeş olmaz

Uzun lafın kısası... Bu ülke için canını verenler allah razı olsun, nur içinde yatın. Ama bilin ki, sizlerin ruhları incitildi ve buna da devam ediliyor. Sadece sözde hatırlanıyorsunuz... 7 gün sonra şehidin ne adı kalıyor ne sanı...

Biz yani seçtiklerimiz, sadece kendisini seçenlere yüzlerini döndüğü için bizden adam olmaz... İnsanlar, ben oraya girerem, cemaatten ya da Ak Parti'den değilim diye düşünüyorsa, köşe kapmaya çalışan zat-ı şahaneler, sadece yakalalık olsun diye cuma'ya gidiyorsa, oruç tutuyorsa, bugün buna, yarın başkasına diye düşünüyorsa, bizden adam olmaz...

Sonra dünyada adını sanını duymadığımız ülkeler çıkar, 1 bronz da olsa madalya kazanır, biz hala bekleriz...