14 Mayıs 2013 Salı

modern toplum...

Trt'de bir dizi var. Salı günleri yayınlanıyor. 80'ler diye. Mutlaka denk gelmişsinizdir. Kiminin çocukluğunu, kiminin gençliğini anlatıyor. Neler yaşadıklarını, neler yaptıklarını...

Bakkal dükkanlarını, mahalle manavını, kasabı, kahveyi ve karakolu yani geçmişi, özleyenlere hatırlatıyor...

Artık yok bunlar. Her yer devasa sitelerle çevrili. Koca koca apartmanlar, yüksek duvarlarla örülü siteler. Her yanında güvenlik görevlisinin gezdiği rezidanslar.

Kime sorsanız özlem duyar o günlere. Hatta gözleri dolar. Derin bir ah çeker. Nerde o eski günler der.

Yapılan büyük binalara kızar. Yeşil alan kalmadı der. Ah nerde o eski mahalleler, kasaplar, bakkalar diye dert yanar.

Dert yanar da gerçekten bu kadar samimi mi acaba insanoğlu. Denk geldiğim birçok olay aslında olmadığını gösteriyor. Neden mi?

İstanbul'un nehüz rezidans girmemiş bazı semtleri var. Birçoğumuz onlara gecekondu mahalleleri diyoruz. İşte oradan geçerken, ev sahipleri ya balkonda halı yıkıyor ya da evinin önüne minder atmış oturuyor.

Bunu gören hemen başlıyor. Bu ne yahu. Burası İstanbul. Başka İstanbul yok.

O mahallerde oturanlara pek iyi gözle bakmıyor. Yaptıklarını İstanbul'a yakıştırmıyor. Peki niye tepki gösteriliyor? Hani 80'leri özlüyordunuz, hani o mahalle hayatını istiyordunuz? Noldu.

İnsanoğlu o dakikada şöyle bir ikilem içine giriyor. Geçmişe özlem duyuyor ama modern yaşam ağır basıyor.

İstanbul gelişiyor, insanlar özlem duyuyor geçmişe. Ama ilerledikçe, geliştikçe ne kadar özlem duyulsa da o günler sadece hatıralarda kalsın istiyor. Şimdi öyle bir hayat ver, hiçbiri kabul etmeyecektir.

En iyisi biz sadece dizileri izleyip, vay be diyelim. Ama o mahalleden geçerken de balkonunda halı yıkayana sadece tebessüm edelim...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder